Atatürk Döneminde Ekonomi

 1- 1923-1929 Yılları

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Devleti'nin çökmüş ekonomisi ve borçlarının üstüne kurulmuştur. Sanayi yönünden gelişmeyen tarım devleti diye tanımlanan Osmanlı Devleti ne yazık ki tarımda da kendine yetememekteydi. Cumhuriyet ekonomisinin ilk masaya yatırılması ise 17 Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresi ile olmuştur. Atatürk’ün “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, iktisadi zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler kalıcı olmaz, az zamanda söner. Bu nedenle en kuvvetli, en parlak zaferlerimizin daha temin edilebileceği faydalı sonuçları temin etmek için iktisadiyatımızın, iktisadi egemenliğimizin sağlanması, kuvvetlendirilmesi zorunludur. Yeni Türkiye’mizi layık olduğu mertebeye çıkartmak için vakit geçirmeden iktisadiyatımıza önem vermek zorundayız. Zamanımız tamamen iktisat devridir.” düşüncesi ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti iktisadi hayatta hızlı atılımlar yapmaya başlamıştır.

Bu kongreye tüccar, işçi, çiftçi ve sanayicileri temsilen 1135 delege katılmıştır. Kongre başkanlığını ise Kazım Karabekir Paşa yapmıştır. Kararlardan bazıları şunlardır: 

Yerli üretimin geliştirilmesine çalışılacak

Lüks ithalattan kaçınılacak 

Ekonomik gelişmenin sağlanması için yabancı sermayeye izin verilecek. 

"Çiftçi, Tüccar, Sanayici ve İşçi Gruplarına İlişkin Esaslar" ise şunlardır:

Reji idaresi ve yönetimi kaldırılacak,

Tütün tarımı ve ticareti serbest olacak,

Aşar kaldırılacak, yerine uygun bir vergi konulacak,

Ziraat Bankası yeniden düzenlenecek,

İhracat teşvik edilecek, lüks ithalattan kaçınılacaktır.

Demiryolları, limanlar ve diğer ulaşım alt yapısı geliştirilecektir. Türk

limanlarında kabotaj hakkı sağlanacaktır.

Yeni bir gümrük tarifesi hazırlanacaktır

Sanayicilere kredi vermek üzere bir Sanayi Bankası kurulacak,

Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun günün ihtiyaçlarını karşılar hale

getirilmesi ve beş yıl sonra 25 yıl süre ile uzatılması sağlanacak,

İşçilerin çalışma saatleri düzenlenecek ve 18 yaşından küçükler

çalıştırılmayacak, haftada bir gün çalışanlara tatil olanağı verilecek,

“Amele” kavramı yerine “İşçi” kavramı kullanılacak,

Tüm iş gücüne sendika hakkı tanınacak.

Bu kongrede dikkat çeken bir konu ise işçi kadın temsilcilerinin de bulunmasıdır. Kadınların iş gücündeki önemi ve seslerini duyurmaları dikkate değer bir ayrıntıdır.

Türkiye Cumhuriyeti ilk yıllarında ekonomi politikalarında esas olarak özel girişim yoluyla, piyasa şartlarını temel alarak sanayileşme politikası izlemiştir. Fakat bazı girişimlere destek olmayacağı anlamına gelmiyordu. Eğer bir girişim için özel sektörün gücü yetmiyorsa veya az karlı ve tehlikeli olduğu için uzak duruluyorsa devlet tarafından el atılacak ve desteklenecekti. Bu politikaya özel sektör ağırlıklı karma ekonomik kalkınma politikası denilebilir. 

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki ekonomisinden bahsederken Lozan Antlaşmasının iktisadi hükümlerinden de bahsetmek gereklidir. Bu antlaşmada ülkeye ağır iktisadi etkileri bulunan kapitülasyonlar kaldırılmıştır. Fakat ne yazık ki Osmanlı borçlarının büyük bir bölümü Türkiye Cumhuriyeti tarafından devralınmıştır. Bu borç Türkiye ile Osmanlı İmparatorluğundaki diğer devletler arasında dağıtılmıştır. Türkiye, Osmanlı'nın 161 milyon altın liralık borcunun 107 milyonluk kısmını ödemeyi kabul etmiştir.

Ayrıca bu dönemde yaklaşık 29 banka açılmış ve yabancı banka sayısı ise 6'dır. Türkiye İş Bankası, Ziraat Bankası gibi bankalar Türk ticari ve sanayi hayatını finanse etmiştir.

Osmanlı'dan devranılan bazı vergilerin ise düzenlenmesi olmuştur. En önemli gelir kaynaklarından biri olan Aşar vergisi 1925 yılında yürürlükten kaldırılmıştır. Temettü ve harp vergisi de 1926 yılında kaldırılmıştır. Bu gelirin kaybolmasını telafi için ise Osmanlıdan kalan bazı tekeller millileştirilmiştir. 1924 yılında ise Anadolu demiryollarının devletleştirilmesi kanunu kabul edilmiştir. Bir yandan da yeni demiryolları yapılmıştır. Ulaştırma adına bir diğer atılım ise 1926 yılında kabul edilen Kabotaj Kanunu'dur. Bu sayede liman işletilmesi millileştirilmiş ve Türk deniz ticaret ve taşımacılığı geliştirilmiştir. Havacılık alanında ise 1926 yılında Kayseri'de uçak fabrikası kurulmuştur.

    


2-1929-1938 

1929'de Büyük Dünya Bunalımı olmuştur. Bunun Türkiye'ye etkisi başlarda para değerindeki düşüşle başlamış ardından da ihraç malları fiyatlarında azalmalar olmuştur.İhracattaki bu düşüş dış ticaret dengesini kötü etkilemiştir. Yine de Türkiye diğer devletlere göre daha az etkilenmiştir. Bunun sebebi Türkiye'nin dünya ekonomisine entegresyonunun tam olarak uygulanmaması ve kendine yeten bir ekonomiye sahip olmasından dolayıdır. Yine de önlemler alınmıştır, Türkiye'nin bu bunalıma karşı aldığı önlemler iki amaca yöneliktir:

I. Kamu harcamalarını kamu gelirlerine uygun olarak dengelemek

II. İthalata sınırlamalar getirerek, dış ticaretin açık değil fazla vermesini sağlamak.

Fakat ekonomiyi genişletici dinamik önlemlerin alınması gerekliydi. Bu da devletçilik uygulamasıyla sağlanabilirdi. Devletçiliğin ilk uygulaması Birinci Beş Yıllık Sanayi planı ile olmuştur. 1933'te hazırlanmış ve 1934'te uygulanmaya konulmuştur. Kurulacak fabrikalar için 43.453.000 TL yatırılması öngörülmüştür. Finansman Sümerbank ve İş Bankası tarafından karşılanmıştır.

Devletçilik Politikası

Devletçilik politikası bir doktrin değil pragmatik bir zihnin ürünüdür. Atatürk, devletçiliği şöyle açıklamıştır: “Bizim izlemeyi uygun gördüğümüz devletçilik prensibi bütün üretim araçlarını özel girişimden alarak, milleti tamamen başka temeller içinde düzenlemek amacı güden, özel girişimlere ve faaliyetlere meydan bırakmayan sosyalizm prensibine dayanan kolektivist, komünizm gibi bir sistem değildir. Bizim izlediğimiz devletçilik, özel girişimi esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar milleti refaha, ülkeyi imara eriştirmek için milletin genel ve yüksek faydasını gerektirdiği işlerde – özellikle ekonomik anlamda – devleti gerçek anlamda ilgili kılmaktır. İlkelerden bazıları şunlardır: Özel teşebbüs esastır. Ancak özel teşebbüsün ele alamadığı sektör yatırımları devlet yatırımlarıyla sağlanacaktır. Desteklemek için bankalar kurulacaktır ve tarımda devletin rolü olmayacaktır. Devlet çiftçilere teknoloji aktaracaktır. Özel teşebbüs herhangi bir alanda yeterince uzmanlaştığı takdirde o sektör kamudan özel teşebbüse devredilecektir. Devletçilik döneminin ana hedefleri özellikle sanayideki üretim artışı yoluyla hızla kalkınmaktır. Ödeme bilançosunu iyileştirmek ve ekonomik büyüme sağlamak ayrıca tarımsal ve sosyal reformlar aracılığıyla hayat standardını arttırmaktır. Ekonominin bağımsız hale getirilme çabasıdır. 

Genel olarak 1929 yılına kadar liberal ekonomi politikalarının uygulanması  henüz kurulan devlet için çok faydalı olmamıştır. Sebebi 1928 yılı Osmanlı borçları ve 1929 yılı Büyük Dünya Bunalımıdır. Türkiye bu bunalımla müdahaleci bir yapıya bürünmüştür. Bu dönemde, tarım alanında yaşanılan en önemli gelişme, 1932 yılında Ziraat Bankasına bağlı olarak kurulan ve 1938’de bağımsız bir kamu kuruluşu olarak Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO) adını alan kurumsal düzenlemedir. Madencilik alanında bu dönemde kamu girişimciliği 1935 yılında Maden Tetkik Arama Enstitüsü ve Etibank’ın kurulması ile büyük bir ivme kazanmıştır.



Kaynakça: 

Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi sf254-266

https://www.kafkas.edu.tr/dosyalar/iibfdergi/file/12/08.pdf 

http://www.tuicakademi.org/cumhuriyetin-ilk-yillarinda-turkiye-ekonomisi/

history


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Metin2 Mu Rang nerede çıkar? Mu-Rang nasıl bulunur? Kırmızı bayrak - Mavi bayrak - Sarı bayrak Mu-Rang yerleri

Metin2 Goo Pae Nerede Çıkar? Bulunur? Metin2 2.Köy Boss Nerede Çıkar? Mavi Bayrak- Kırmızı Bayrak - Sarı Bayrak

Minecraft Lav Yükseliyor Nasıl Oynanır? Minecraft Lav Yükseliyor Taktikleri